Canım oğlum bundan yaklaşık 1 sene kadar önce 9 Mayıs 2009'da Özel Gaziosmanpaşa Hastanesinde bir cumartesi günü sabah 06.20'de doğdun.
Gece 04.00 gibi sancılarım arttı hazırlanıp evin kapısından çıkarken sabah ezanı okunuyordu. Çok riskli bir haftada erkenden aramıza katılmaya karar verdiğin için içim korkularla doluydu. Ezan okunurken sancılar içinde Allah'a seni bana bağışlaması için dua ettim hep. Arabaya bindik. Baban aracı kullanıyor, deden onun yanında oturuyor, anneannen arka koltukta benim yanımda başımı annemin dizine dayayarak mümkün olduğunca yatar pozisyonumu koruyarak hastaneye yetiştik. Nöbetçi doktor artık doğum durdurulamayacağı için acil sezeryan kararı verdi. Gerekli hazırlıklar yapıldıktan sonra ameliyathaneye indirildim. Kapıda kalması için sadece anneme müsade edildi. Öyle sanıyorum ki 06.10 gibi ameliyathaneye girdim.
Sezeryandan sonra odaya çıkarıldığımda çok garip bir duygu vardı içimde. Yani birçok duyguyu birarada yaşıyordum. Bunu nasıl anlatabilirim ki???
Seni kaybetme korkusu, anne olma sevinci, yanında olamamanın üzüntüsü, diğer doğum yapan annelerin bebekleri yanlarındayken sen anneciğinden uzakta küvez içindeydin.
Doğumdan çıkarken ilk anneannen seni görmüş minicik, kıpkırmızı, elini kolunu sallıyormuşsun.
Kadın doğum 9. katta, bebek yoğun bakım 11. katta. Baban bir fırsatını bulup hemşirelerden izin isteyip görmüş seni. Nasıl diye sorduğumda o da aynı şekilde tarif etti minicik, kıpkırmızı, çok hızlı nefes alıp veriyor.
O gün en büyük mutluluğum kendi kendine nefes alıp verebilmen oldu. Yani solunum makinesine bağlanmadın. Akşam 21.00 gibiydi sanırım hareket etmekte biraz zorlanıyordum babanın yardımıyla bebek yoğun bakımın kapısına geldim. Baban hemşireden daha önce konuşarak izin istemiş içeriye aldılar bizi. Seni ilk defa görecektim.
Ve o an hala şu an bile anlatırken gözyaşlarıma engel olamıyorum. Bebeğim, birtanem sen daha miniciksin biraz daha büyütebilseydim seni. O kabloların arasında, incecik parmaklar, hızla inip yükselen göğüs kafesi, satürasyon sesleri. Allah'ım bebeğime güç ver bana da bunlara dayanma sabrı ver.
Oysa ben neler hayal etmiştim...
28 Nisan 2010 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder